YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ
Konuşmalarımız sırasında yahut yazılarımızda farkına varmadan çok büyük yanlışlar yapabiliyoruz. İnsanoğlunun kusursuz olamayacağı gerçeği , apaçık ortada olsa da birtakım yanlışların düzeltilmesi gereği de gözardı edilmemelidir.Bazen öyle önemli yanlışlar yapıyoruz ki farkına varmadan bir sözün , tamamıyla ana fikrini değiştirebiliyoruz.Nitekim bu tür yanlışlar en önemli aracımız olan dilin yanlış kullanımına ve anlatmak istediklerimizi tam olarak ifade edemememize neden olabiliyor.Çoğu zamansa ısrarla üzerinde durduğumuz , savunduğumuz şeylerin yanlışlarla dolu olduğu gerçeğini kabullenemiyoruz.
“Yanlış Bilinenler” başlığı ile daha çok tarihe mal olmuş önemli sözlerin , atasözlerimizin nasıl yanlış anlaşıldığına ince ayrıntılarıyla değineceğimi belirtmek istiyorum.
İşte tarihe mal olmuş ve hala toplumumuzun %99’unun yanlış bildiği bir söz : “Türk! Öğün , Çalış , Güven”. Mustafa Kemal Atatürk’ün bu muhteşem sözü ne yazık ki tamamen yanlış bilinmektedir. Türk seslenişinde anlaşılmayan bir şey yoktur. Fakat bu sözdeki asıl gizem “ÖĞÜN” kelimesindedir. Burayı özellikle vurgulamak istiyorum ki buradaki öğün kelimesi ile bugün kullandığımız “ÖVÜNMEK” kelimesinin hiçbir alakası yoktur. Birtakım forumlarda bunun övünmek olması gerektiğini belirten insanlar olsa da yapmış oldukları açıklamalarından , Eski Türkçe kaynaklarına başvurmadıklarını anlamaktayız.Gelelim asıl anlamına…Buradaki “Öğün” kelimesi tam anlamıyla “Düşün” demektir.”Ög_” kelime kökü , akıl , düşünce , düşünme gibi anlamları içermektedir.Buradaki kullanımı da tamamen bu şekildedir.Atatürk burada “Düşün” diye seslenmektedir.Nitekim bir insanın çalışıp kendine güvenmeden övünmesi kadar saçma bir mantık olamaz.Anlaşılan , Atatürk bizlere burada “Türk! Öğün , Çalış , Güven” derken düşünmemizi , çalışmamızı ve güvenmemizi istiyor.Bu noktada en büyük temennim ise bir an önce forumlarda yaygınlaşan yanlışın düzeltilmesidir.
Bir diğer yanlış bilinen söz ise “Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” atasözüdür. Bu sözün de %99’umuz tarafından yanlış bilindiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bu atasözünü tamamen kendi mantığımıza göre şekillendirdiğimiz için aslında tam da yanlış olmadığını söyleyebiliriz. Fakat bu atasözünde de bir gizem olduğunu ve bilinmesi gereken birtakım doğruların varlığını belirtmeden geçemeyeceğim. Bu atasözündeki “Ana” kelimesi Suriye’deki bir “yar”ın yani falezin , uçurumun adıdır. Bu atasözünün aslındaki ifade de bu yar olmalıdır. Bağdat gibi diyar deyişinde zaten bir problem gözükmemektedir. Ana , Suriye’de varlığı bilinen en büyük yarlardan biridir.Bu atasözüne yansıması ise mantık çerçevesi içerisinde anlaşılır bir durum arz etmektedir.Kısacası burada ana gibi yar olmaz derken Suriye’deki maddi bir yar(falez,uçurum) kastedilmiştir.Zamanla bu atasözü anlam değişmelerine uğrayarak günümüzdeki anlamını kazanmıştır.Şunu itiraf etmeliyim ki iyi ki de günümüzde bu anlamda kullanılmaktadır.Anne sevgisinin öneminin her an kavranması , bilinmesi gereken günümüzde , dönemin Bağdat gibi cennet mekan bir yeri ile kıyaslama yapılması , bize bu kutsal sevgiyi aşılaması bakımından büyük önem taşımaktadır.Bu ve benzeri atasözlerimizin varlığının bilinmesi , kullanılması ise ayrı bir güzellik taşımaktadır.
Yanlış bilinen sözleri saymakla bitiremeyeceğimi söylemem gerekir.Bu ve buna benzer öyle kullanımlar var ki insan şaşırmadan edemiyor doğrusu. Burada yalnızca iki sözü vermekle yetindim. Fakat ilerleyen haftalarda , zaman zaman bu tarz kullanımları yazacağımı da belirtmek istiyorum.
HAFTANIN SÖZÜ : “Yaptığı yanlışın farkına vardığı halde, yanlışını düzeltme erdemliliğini göstermeyen kimse, şüphesiz ki gururunun esiridir.” (R.Bayındır)
RÜŞTÜ BAYINDIR
Diğer Yazılar
- Şeyh İmadeddin Nesimi hakkında araştırma - 12. 12 .2017
- Gezgin Günlüğü - Beden mi Ruh mu? - 23. 06 .2017
- ŞEYHULİSLAM YAHYA EFENDİNİN GAZELİNE TAHMİS - 23. 06 .2017
- Medine'den Geçti Yüreklerimiz.. - abdüssamed koçer - 02. 11 .2016
- Yine Sabrım Üstüne - 02. 11 .2016
- Bu melamet sancağı - 02. 11 .2016
- Akşam Kızıllığında Tutkular../ Abdüssamed KOÇER - 02. 11 .2016
- Dolaşır Dururmuş Hep Daha - 02. 11 .2016
- VEFALIM - 02. 11 .2016
- Şiir-i Mevleviyân - 02. 11 .2016
- TARİHLER YAZACAK POLİSLERİZ - 02. 11 .2016
- Afşarların Karahacılı Aşireti ve Sarıabalı Köyü - 02. 11 .2016
- Yalnızlığın Türkçesi - 02. 11 .2016
- Osmanoflar-Kenan Hulusi Koray - 09. 03 .2014
- Minnet etmem ağasına beyine - 09. 03 .2014
Benzer yazılar
- TÜRKOLOGLARIMIZ : PROF.DR.ZEYNEP KORKMAZ
- TÜRKOLOGLARIMIZ : PROF.DR.MUHARREM ERGİN
- TÜRKOLOGLARIMIZ : REŞİD RAHMETİ ARAT
- TÜRKOLOGLARIMIZ : ORD.PROF.MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ
- TÜRK DİLİNİN GÜCÜ-2
- TÜRK DİLİNİN GÜCÜ-1
- TÜRKOLOGLARIMIZ : 1-KAŞGARLI MAHMUT
- OKUMUYORUZ
- Ş Harfi Yerine Dolar İşareti Kullanarak Dilini Katleden Türk İnsanı
- Kısaltarak Dilini Katleden Türk İnsanı
2
Temmuz 24th, 2010
18:31
Editörün Notu: İletinizin tamamı büyük harfle yazıldığı için iletiniz onaylanmamıştır.Türkçe’de büyük harflerin nerelerde kullanılacağı malumunuzdur.
Haziran 29th, 2016
21:40
Yazınızda keşke imla ve noktalamaya biraz dikkat sarf etseydiniz. Noktalamalarda genel kaide şudur: Noktalama işareti -bu virgül, nokta, soru işareti vesair olabilir- kendinden önceki kelimeye, hiç boşluk bırakılmadan, bitişik konur ve konduktan sonra bir boşluk bırakılır.
Yazıyı geliştirebileceğinizi siz de belirtmişsiniz, yeni ilavelerinizi bekleriz.
Yorumlar