Kâşif Çelebi
Dîvân Üyesi
KIRLANGIÇLAR GÍBÍ
Bugün bir kırlangıç gibi hissediyorum ve bir kırlangıç hikayesine davet ediyorum sizleri.
Alabildiğine açıyorum kanatlarımı,masmavi gökyüzü uzanıyor önümde.Özgürlük diyorum müthiş bir şey.Hele bir de kanatların varsa çıkar tadını,uç uçabildiğince seni bekleyen sıcacık iklimlere.
Ve nihayet yolculuk bitti.Görebiliyorum artık yeşile boyanmış manzarayı.Rengarenk çiçekler açan,mis gibi kokusuyla misafirine kolonya sunan ev sahibi misali karşılıyor bir kiraz ağacı beni.
Gel,diyor."Yuvanın mekanı ben olayım.Seç dallarımdan istediğini.Hemen işe koyul."
Bu teklif beni sevindiriyor.Onca yolun yorgunluğu kanatlarımdan bir anda siliniyor.Etrafı izliyorum.Harca kullanacağım su için göl işte orada.Minik çubuklar bulabileceğim orman hemen yanıbaşında.Kiraz ağacı,göl,orman arasında adeta dans edercesine gidip geliyor,kiraz ağacının bu inceliğine teşekkür mahiyetinde melodiler mırıldanarak yuvamı kurmaya koyuluyorum.Güneş kanatlarımı ısıtıyor,bir yandan da beni izliyor.O da anlamış olmalı heyecanımı.
Serçeler!Daima hazıra konmayı seven,sesleri güzel olduğu için kendilerini minik kuşların efendisi sanan egosu yüksek kibirli kuşlar!Yuvamı sabote etmeye başladılar bile.Neyse ki onlarla nasıl uğraşacağımı artık biliyorum.Zira geçen yaz binbir emekle ördüğüm yuvamı ele geçirmiş içine yumurtalarını bırakacak kadar kendilerini yuvamın sahibi zannetmişlerdi.Bir şekilde bu sorunu çözmeliydim.Sonunda aklıma gelen şeyi gece yapmaya karar verdim ve plan yaptım.Onlar uykuya daldığında yuvanın ağzını sessizce çamurla kapattım.Bu onların canını çok sıkmıştı.Sabah olduğunda yuvayı terk etmişlerdi.Ben de düzeltip kış gelene kadar yuvamın tadını çıkarmıştım.
Bu sene de aynı şey olmasın diye düşüncelere dalmış yine plan yapıyordum.Neyse ki gerek kalmadı.Yuvamın temelinde biraz oyalanıp gittiler.Belki de kiraz ağacı onlara bir şeyler fısıldadı kim bilir?
Mekik dokuma nihayet bitti ve işte yuvam mükemmel görünüyor.Ardını,etrafını bir güzel temizledim,düzelttim.Biz kırlangıçlar titizliğimiz ve çalışkanlığımızla biliniriz. Tam bu başarımın keyfini çıkarmak için bestelerimden birini şakımaya başlamak üzereyken hayatımda gördüğüm en güzel kirpiklere sahip bir kırlangıç kondu yanıbaşıma.Bu güzellik beni mest etti.Şakımak ne kelime bir "cik" sesi bile çıkartamadım.Kiraz ağacının çiçekleri bu duruma sessiz kalamadı hemen hafif esen rüzgarla birlikte kokularını iyice yaydılar etrafa.Dallar bir salıncak edasıyla sallanarak keyifli bir ortam oluşturdu.O dakikalar hiç bitmesin istedim.O güzeller güzeli kırlangıcın kirpikleri bir ok gibi saplanmıştı kalbime."Serçeler gelip beni alt etti,öldüm ve şu an kuş cennetindeyim sanırım." diye düşünürken sessizliği bozan bir baykuş:
"Siz buralarda yenisiniz galiba.Anladığım kadarıyla genç bir çiftsiniz.Serçelere karşı dikkatli olun.Canınızı sıkabilirler."diyerek bilgiç bir tavırla nasihatler vermeye başladı.Fakat ben onu hayal meyal duyuyordum. Gözlerimi karşımdaki güzellik abidesinden alamıyordum.Güneş batmak üzereydi.Son ışıkları rüya kirpiklerin sahibinin kahverengi gözlerine vuruyordu.Bu görüntü beni bambaşka bir iklime götürdü.Bu manzara hiç kaybolmasın,güneş hiç batmasın istiyorum ki rüyadan uyanmayayım.
Fakat sonunda güzel de olsa,hiç bitmesin istesen de rüyadan uyanmak gerçeği var ve bazen gerçekler rüyalardan daha güzel olabilir.
Kahve kokulu gözlerin sahibi:"Buralara hoşgeldiniz.Yerleşmek için çok güzel bir ağaç seçmişsiniz.Baharda kiraz çiçeklerinin arasında şakımak gibisi yoktur."diyerek hayatımda ilk kez duyduğum ve duymanın müthiş bir lütuf olduğunu anladığım o anı yaşatmış oldu bana.
Sonra ne mi oldu?Kiraz çiçeklerinin arasında birlikte şakımaya karar verdik.Serçeler mi?Onlar ara sıra geliyor evet.Fakat bende bu Aşk varken serçeler de neymiş şahin sürüsü gelse vız gelir
Bugün bir kırlangıç gibi hissediyorum ve bir kırlangıç hikayesine davet ediyorum sizleri.
Alabildiğine açıyorum kanatlarımı,masmavi gökyüzü uzanıyor önümde.Özgürlük diyorum müthiş bir şey.Hele bir de kanatların varsa çıkar tadını,uç uçabildiğince seni bekleyen sıcacık iklimlere.
Ve nihayet yolculuk bitti.Görebiliyorum artık yeşile boyanmış manzarayı.Rengarenk çiçekler açan,mis gibi kokusuyla misafirine kolonya sunan ev sahibi misali karşılıyor bir kiraz ağacı beni.
Gel,diyor."Yuvanın mekanı ben olayım.Seç dallarımdan istediğini.Hemen işe koyul."
Bu teklif beni sevindiriyor.Onca yolun yorgunluğu kanatlarımdan bir anda siliniyor.Etrafı izliyorum.Harca kullanacağım su için göl işte orada.Minik çubuklar bulabileceğim orman hemen yanıbaşında.Kiraz ağacı,göl,orman arasında adeta dans edercesine gidip geliyor,kiraz ağacının bu inceliğine teşekkür mahiyetinde melodiler mırıldanarak yuvamı kurmaya koyuluyorum.Güneş kanatlarımı ısıtıyor,bir yandan da beni izliyor.O da anlamış olmalı heyecanımı.
Serçeler!Daima hazıra konmayı seven,sesleri güzel olduğu için kendilerini minik kuşların efendisi sanan egosu yüksek kibirli kuşlar!Yuvamı sabote etmeye başladılar bile.Neyse ki onlarla nasıl uğraşacağımı artık biliyorum.Zira geçen yaz binbir emekle ördüğüm yuvamı ele geçirmiş içine yumurtalarını bırakacak kadar kendilerini yuvamın sahibi zannetmişlerdi.Bir şekilde bu sorunu çözmeliydim.Sonunda aklıma gelen şeyi gece yapmaya karar verdim ve plan yaptım.Onlar uykuya daldığında yuvanın ağzını sessizce çamurla kapattım.Bu onların canını çok sıkmıştı.Sabah olduğunda yuvayı terk etmişlerdi.Ben de düzeltip kış gelene kadar yuvamın tadını çıkarmıştım.
Bu sene de aynı şey olmasın diye düşüncelere dalmış yine plan yapıyordum.Neyse ki gerek kalmadı.Yuvamın temelinde biraz oyalanıp gittiler.Belki de kiraz ağacı onlara bir şeyler fısıldadı kim bilir?
Mekik dokuma nihayet bitti ve işte yuvam mükemmel görünüyor.Ardını,etrafını bir güzel temizledim,düzelttim.Biz kırlangıçlar titizliğimiz ve çalışkanlığımızla biliniriz. Tam bu başarımın keyfini çıkarmak için bestelerimden birini şakımaya başlamak üzereyken hayatımda gördüğüm en güzel kirpiklere sahip bir kırlangıç kondu yanıbaşıma.Bu güzellik beni mest etti.Şakımak ne kelime bir "cik" sesi bile çıkartamadım.Kiraz ağacının çiçekleri bu duruma sessiz kalamadı hemen hafif esen rüzgarla birlikte kokularını iyice yaydılar etrafa.Dallar bir salıncak edasıyla sallanarak keyifli bir ortam oluşturdu.O dakikalar hiç bitmesin istedim.O güzeller güzeli kırlangıcın kirpikleri bir ok gibi saplanmıştı kalbime."Serçeler gelip beni alt etti,öldüm ve şu an kuş cennetindeyim sanırım." diye düşünürken sessizliği bozan bir baykuş:
"Siz buralarda yenisiniz galiba.Anladığım kadarıyla genç bir çiftsiniz.Serçelere karşı dikkatli olun.Canınızı sıkabilirler."diyerek bilgiç bir tavırla nasihatler vermeye başladı.Fakat ben onu hayal meyal duyuyordum. Gözlerimi karşımdaki güzellik abidesinden alamıyordum.Güneş batmak üzereydi.Son ışıkları rüya kirpiklerin sahibinin kahverengi gözlerine vuruyordu.Bu görüntü beni bambaşka bir iklime götürdü.Bu manzara hiç kaybolmasın,güneş hiç batmasın istiyorum ki rüyadan uyanmayayım.
Fakat sonunda güzel de olsa,hiç bitmesin istesen de rüyadan uyanmak gerçeği var ve bazen gerçekler rüyalardan daha güzel olabilir.
Kahve kokulu gözlerin sahibi:"Buralara hoşgeldiniz.Yerleşmek için çok güzel bir ağaç seçmişsiniz.Baharda kiraz çiçeklerinin arasında şakımak gibisi yoktur."diyerek hayatımda ilk kez duyduğum ve duymanın müthiş bir lütuf olduğunu anladığım o anı yaşatmış oldu bana.
Sonra ne mi oldu?Kiraz çiçeklerinin arasında birlikte şakımaya karar verdik.Serçeler mi?Onlar ara sıra geliyor evet.Fakat bende bu Aşk varken serçeler de neymiş şahin sürüsü gelse vız gelir