Bir savaş ortasıydı,yaralı ben ,gazi ben ve şehit ben...
kör kurşun değildi vuran
düşmanda değildi alnımın çatısını değil ,gönlümün ortasına attılar ,
atacaklarını.
ağır yaralı olduğumu sandım,yemin edebilirdim o akan kandı,çok sonra senden sonra anladım gazi olduğumu
öyle sandım.
Savaşın ortası bahar bahçe bekleyemem de
Olmadık şeyler olmadık zamanda çıkar ya karşına...karşısına geçmeye korkarsın...
gözlerini kaçırır ,gönlünü olmadık şeylerle oyalarsın,bedenini yorarsın hep o andan kaçabilmek için.
geç kalmış cesaretle dolu olduğumu anladığım da sadece geç kaldığımı değil,öyle değil aydınlama ile değil
kelimelerin korkunç olduğunu anladığında anladım binlerce kez vurulduğumu ve vurduğumu cenazemle anladım bir çesit aranılmayan katil olduğumu...
neyse savaş ortası nilüfer gillerden kökü olmayan,yani dünyaya bağlanmamış bir çiçek gördüm
rüya mıydı ,serap mıydı ,yine mi görmek istediğimi gördüm bilemiyorum.
şimdi diyeceksin ki nilüfer su ile hayattadır.
bende biliyorum her bildiğimi söylediğimi mi sanıyorsun...
He işte çiçek diyorum savaş ortasında kopuk bacaklar,kırılmış kollar,inleyen askerler arasın da öyle bir çiçek gibi hediye edildin bana...ancak savaşın ortasın da hediye alan biri bilir bu anlatmak istediğimi.
Anlamayı anladığım da
eşya ile ünsiyet kurduğumda belki de aslın da sana verilen bir emanet olduğumu... korumak zorunda olduğun değil,
sorumluluğun değil ,büyütmek zorunda kaldığın olduğumu...
daha demek istediklerim var onlar da bende kalsın.